14 Eylül 2011

Gözlerini semaya diker öylece bakarsın bazen, bakarsın da bir tek kıpırdanış göremezsin..Bakmaktan bıktığın bir anda ise, görmek istediğinden fazlası doluşur görme alanına..
Ellerini açar öylece beklersin bazen,
Hiçbir şey yağmıyor gökten, dolmuyor avuçlarına gibi gelir..Bazen de, doldurmaya güç yetemeyecek sağnaklar altında kalır da ellerini açmaya muktedir olamazsın..
Çok istersin bazen..
Çok beklersin, ancak ulaşamazsın
O noktada, bir kainat kelimesiyle tanışırsın

"kısmet"

O, her dünyalının kabul ettiği, evrensel bir kelimedir..Herkes bir kısmeti olduğunu bilir..Bilir de, kimi zaman gönlü elvermez, kimi zaman aklı almaz herkesin..

Herkesin bildiği bir kelimedir evet "kısmet"..
ama çoğunun kısmetinde ise henüz bir bilinmeyen olarak kalmıştır..

Kısmet, rızayı çağrıştırır aslında, en çok rıza ile bağdaşır..
Teslimiyet ve tevekkülü ardından..

Bu yüzden bir gönül inşirahıdır aslında bu kelime..
Bir dilediğimiz olmadığında,
içten bir "kısmet.." demek, kaderde karşımıza gelene razı olmanın güzel bir dilidir..

Bunun için, bugün, beklediğim ya da beklemediğim ne kadar çok şey varsa kısmet payıma düşen,

şükürler olsun..
Şükürler olsun Rabbime ki,
"kısmet" kelimesini verdi, ve böylece bir yöneliş, bir sabır ve tahammül nasip etti..

03 Eylül 2011

Günler var ki karanlıklardasın,
aydınlığın arayışından dahi uzaktasın
bir telaşla dünyanın bir tarafında dolaşmaktasın..
Maddeden yapılmış her cins şeyin etrafındasın..
Maddeye yaklaştıkça, manadan uzaklaşmaktasın
ve böylece kaybolmakta huzur, sükun, mutluluk..