27 Haziran 2006

Frekanslar arasından süzülen

Hani bazen öylesine bir söze takılıverir kulağımız..Binlerce kelime içinden öyle bazılarını alıveririz algı hanemize..İşte öyle de, bugün radyolar arası bir geçiş yaparken kulağıma bir kaç söz çalındı..
Pek memnun oldum ben bu hale..Ne güzel..
Diyordu ki;

"İnsanlar, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayıp, hiç yaşamamış gibi ölüyorlar"...Bu söz Eflatun'a aitmiş..

Ne kadar yerinde bir söz efendim..
Rabbimize sığınalım hiç yaşamamış gibi ölmekten..Ne kötü bir duygu değil mi..
Bana gerçekten çok dokundu..


Ve Eflatun'un bir sözü daha geldi hemen ardından:

"İnsanlar, çok fazla şeye sahip olmakla mutlu olacaklarını sanıyorlar. Bunun için sürekli bir şeylere sahip olmaya çalışıyorlar, sahip oldukça "ben bunlara bunlara sahibim" diyorlar..OYsa bilmiyorlar ki;
En büyük mutluluk; Çok az şeye ihtiyaç duymaktır !..."

evet, bu da çok ali bir söz dostlar, çok yerinde..
sahiden de yoksunluklarımız bizi mutsuz kılıyor..
ama tersini hiç düşünmemiştim.
ne kadar az şeye ihtiyacım var, ve şunlar şunlar olmadan da ben mutluyum ve yaşıyorum diyebilmek var değil mi..


işte radyo frekansları arasından süzülen iki cümle
ikisi de çok etkiledi beni,

ve beni tanıyanlar iyi bilirler ki,

paylaşmadan duramam beğendiğim herhangi bir şeyi :)

27 Haziran 2006

2 yorum:

cenkunal dedi ki...

Hemen ölecekmiş gibi ahirete,hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışmak mı lazım acaba?

Aşk-ı Beka dedi ki...

Denge olmalı..Hem ölecek gibi, hem de ölmeyecek gibi yaşamalı..Ama ölüm her zaman kapıda olduğundan onu aklımızdan hiç çıkarmamalı, öyle olursa ölüme ve ölüm ötesi hayata nasıl hazırlanabiliriz değil mi?...
Ama yaşamamış gibi ölmek çok kötü..Yani hiçbir güzellik katmadan hayata, yahut bir eser bırakmadan, bir ağaç dikmeden, bir yeri onarmadan, insanlara bir hizmette bulunmadan gitmek çok acı olurdu. Rabbim yaşamamış gibi ölmekten bizi muhafaza eylesin !...