30 Kasım 2006

Hayvanlara Dua


Cute Lamb
Originally uploaded by darwinthebeagle.

Allahım!
Yolunu bulamayan karıncalara yolunu göster
Kozasından çıkamayan kelebeklere yardım et Allahım
Ters çevrilmiş kaplumbağaları düze çevir
Annesini kaybetmiş ve arayan kuzucuklara annesini göster
Allahım bi de ,dişlerini fırçalayamayan fillere yardım et Allahım..

Aamin !.
Minik Dualar Grubu

fotoğraf:darwinthebeagle

The tears that you spill, the sorrowful, are sweeter than the laughter of snobs and the guffaws of scoffers.
Kahlil Gibran

Döktüğün kederli gözyaşları, züppelerin kahkahalarından ve alaycıların o müstehzi gülüşlerinden daha sevimlidir.
Halil Cibran

28 Kasım 2006

Sıkıntılar


love
Originally uploaded by icedance.

Sıkıntılar olmasa, olmazdı nice sanatlı eser..
Emekler olmasa, pişmezdi yemekler..
Zahmetler olmasa, gelmezdi rahmet..
Yağmasa yağmurlar, büyümezdi başaklar..
Ne varsa başımızda, neyse sıkıntı gibi görünen, bir ferah kapısının alâmetidir..
Alâmetidir kabukların çatlaması, yeni yetişen filizlerin..
Kendini boşlukta hissetmek, dopdolu şu dünyada, bir dolu telâşenin içinde bulmaktır kendini..
Kendini çok yoğun ve sıkıntıda hissetmek, bütün o enerjilerin sarf edileceği bir noktaya taşımaktadır insanı..
Çabadır, sancıdır, acziyetle uğraşmadır emekler..Acz ile, Kadir-i Hakim’e yönelmektir..
Her ne sıkıntımız var ise, vardır sebeb-i hikmeti..
Her neredeysek oradadır ebediyet anahtarları..
Çevremizi zırh gibi sardığını hissettiğimiz sıkıntılı durumlar içerisinden seslenirken hayata, acz ile Rahman’a yönelten bu sıkıntılara şükretmeli, dünyevi mahpushanelerden uhrevi hürriyet seyrine doğru ilerleyen bir sırat-ı müstakimi talep etmeli..
Sıkıntılarla sıkıldığımızda feraha erecek olan halet-i ruhiyemizi Basıt olan Rahman’a teslim etmeli..
Kalbleri evirip çeviren Rabb’e kalblerimizi teslim etmeli..

aşk-ı beka

fotoğraf: icedance

27 Kasım 2006

Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten,
Affet senden habersiz aldığım her nefesten!
N.F.K

24 Kasım 2006

Sevgi Nedir?

Sevgi bu kadar masum, bu kadar tazedir işte..işte böyle dolar gözleri insanın sevgiyle.

Gerçek sevgi de, tüm bu sevgilerin ötesinde..
Yusuf İslam'ın dediği gibi..Follow true love, follow true love..

23 Kasım 2006

Çıpa


Anchored
Originally uploaded by Kalabird.
Merhabalar :)
Geçtiğimiz hafta sonlarında Yakaza ED'nin Kendi Kaynaklarımızla NLP programına katıldım. Benim için çok verimli, çok istifadeli saatlerdi. Herkese tavsiye ediyorum! !
Uluslararası NLP ilkelerinin Kendi Kaynaklarımız (Kur'an, Hadis ve Alimlerin eserleri) ışığında incelenerek yeni bir bakış açısıyla sunulduğu bu program her birey için faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Sayfada, eğitimin ilgimi çeken cümlelerini paylaşmaya çalışacağım.Dilerim sizler için faydalı bir kaç cümle paylaşabilirim :)
Bunlardan ilki "Çıpa" (Çapa-Anchor-Anker)

Her davranışımızın kaynağı farklıdır. Kaynağı "çevre" olanlar görsel işitsel ve duygusal olarak üçe ayrılabilir. Çevreden gelen bu tetikleyicilerle otomatik davranışlar geliştiririz.
Örneğin hiç aç değilken sevdiğimiz bir yiyeceğin önümüze getirilmesi bizde iştah uyandırır, İstiklal Marşı bizi duygulandırır, ağlayan bir çocuk bizi hüzünlendirir.
Otomatik olarak bir duyguyu çağrıştıran tetikleyicilere NLP'de "çıpa"deniyormuş.
Biz insanlar da, her birimiz özel bir çıpayız.
Biri bizi gördüğünde onda bazı duygular çağrıştırırız..
Yıllar süren birliktelikler sonucu biz karşıdaki insanın zihninde bir çıpa oluştururuz. Bu çıpalar bazen beş bazen yirmi beş yılda gelişmiş olabilir ve değiştirmeleri çok güçtür..
Örneğin anne ve baba sürekli kavga ediyor ve çocuklar yıllarca bunu izliyorlarsa, çocukların göğsünde anne ve baba "korku" ile eşleşir. Yıllar sonra bile çocuk, babasının sesini işittiğinde korku hisseder.
Anne baba sonradan sonraya davranışlarını değiştirseler bile çocuk babaya coşkuyla sarılamamaktadır..Ne acı !
İşte bizler de, insanların görüşünde birer çıpayızdır..Bir düşünelim, nasıl bir çıpayız biz?..Sesimizi duyduğunda insanlara neler çağrıştırıyoruz?..
Çok sevdiğim bir arkadaşım vardır, onu görünce, aklımda "namaz" canlanır, ne mutlu ona ki, zihnimizde bir "namaz" çıpası uyandırmış.
Bir başka arkadaşımı görünce ya da ismini işitince aklıma tutulan nafile oruçlar geliyor. Yaz günleri dahil nafile pazartesi perşembe oruçlarını aksatmayan bu arkadaşım için ne büyük saadet ki, "oruç" çıpası uyandırmış..
Başka bir insan da mesela bir kimseye karşı sürekli olmasını istediği bir şey için ısrar edip duruyordur ve karşıdakinde "ısrar" çıpası uyandırmıştır. O insanın ismini duymak bile insanın yüreğine sıkıntı verip bunaltabilir. Düşünün ki bir insanın ismini işittiğinizde içinizde bir daralma hissediyorsunuz..Bunun nedeni işte yıllarla oluşan "ısrar" çıpasından kaynaklanıyordur...
Bunların yanında, "öfke" çıpası uyandıranlar da yok değil tabii..Daha pek çok şeyler..NLP tekniklerinin ileri basamaklarında yıllanmış çıpaların sabırla yıkılabildiği yöntemler var. Bunun için bir NLP uzmanından yardım almak gerekiyor..
Şimdi bu "Çıpa"lar içinde en çok dikkatimi çeken şeyi söylemeliyim ki: Allah dostu öyle kimsedir ki, onu gördüğünüzde Allah'ı hatırlatır..
O insan, Allah'ın çıpası olmuştur..
Ne mutlu !....
Ve Allah'ın en çok sevdiği kulu, Peygamberimizi s.a.v hatırlatan insan da ne mutlu !...

Rabbimizin yüceliğinini, sanatının, esmasının tecelligahı olması beklenen insan için daha güzel bir çıpa tasavvur edilemez..

Efendim, henüz oluşmamış çıpalarımızı bu düşünceyle belki daha sağlam bir temelle geliştirebiliriz..
Diğer insanlar üzerindeki çıpalarımızı hayal edip, yaptığımız yanlışların farkına varabiliriz..

Şimdilik bu kadar..Sevgiyle, huzurla, sağlıcakla kalın !...

18 Kasım 2006

walk a timeless warning""


walk a timeless warning""
Originally uploaded by Prasangam.
Zaman geçiyor..Ve zamansızlığa doğru atıyoruz adımlarımızı..
Bazen yalnız bazen kalabalıkla, ilerliyoruz..
İstikamet belli..
Zaman geçiyor, bu da aşikar..
Ancak yine de, ah ki yine de..
Gaflet var ey dostlar, gaflet var...


fotoğraf:Prasangam
flickr photoshare

16 Kasım 2006

Heaven / Where True Love Goes

Yusuf İslam'ın yeni ve mükemmel şarkısı..I go where true love goes..Heaven !The moment you walked inside my door I knew that I need not look no more, I've seen many other souls before - ah but, Heaven must've programmed you The moment you fell inside my dreams I realized all I had not seen, I've seen many other souls before - ah but, Heaven must've programmed you. Oh will you? Will you? Will you? I go where True Love goes, I go where True Love goes I go where True Love goes, I go where True Love goes And if you walk along and if you lose your way, don't forget the one who gave you this today Follow True Love, follow True Love, Follow True Love, follow True Love Oh will you? Will you? Will you? I go where True Love goes, I go where True Love goes I go where True Love goes, I go where True Love goes And if a storm should come and if you face away, that may be the chance for you to be safe And if you make it through the trouble and the pain, that may be the time for you to know his name The moment you walked inside my door I knew that I need not look no more, I've seen many other souls before - ah but, Heaven must've programmed you The moment you fell inside my dreams I realized all I had not seen, I've seen many other souls before - ah but, Heaven must've programmed you. The moment you said "I will" I knew that this love was real, and that my faith was seen - oh Heaven must’ve programmed you The moment I looked into your eyes I knew that they told no lies, there would be no good byes - Ah 'cause Heaven must've programmed you I go where True Love goes, I go where True Love goes I go where True Love goes, I go where True Love goes

14 Kasım 2006

Tesbihat-The Tasbihs (yeni klip - new clip)

Kör kuş, tatlı suyu görmedi de, hep acı suyu içti..
Çamurlu suyu..
Gözünü açar, tamahtan vazgeçerse, tatlı suyu görür..
Tatlı suyu kör kuş içti mi, acı sudan içemez.
Tahammül edemez.
Allah'ın nimetine kavuşsa, aşağılık dünyadan doyar,
hiçbir şeyi olmayan dilenci dahi olsa..

Y.Özkan Özburun

13 Kasım 2006

Nur yolunu tıkıyor yüzbir katlı gökdelen,
Bir küçük iğne yok mu, şehrin kalbini delen?

N.F.K/1968

12 Kasım 2006

Davul


Tough
Originally uploaded by 3blindmice.

aynı bedende geçirdiğimiz bir ömürden kaynaklanan "uyuşuklukla" seyrederiz ölümsüz hayatımızın sahne arkasını.
yaşadığımız her saniye,
kendimizle geçirdiğimiz fırtına dolu her an,
sabahın erken saatlerinde kapımızın önünden geçen çöp kamyonunun gürültüsüyle uyanmamız,
beklenmedik olarak tanımladığımız olaylarda nasıl tepki vereceğimizi hesaplamamız,
her sabah;aslında görülmesi gereken pek çok hikmeti bulunan fakat kıyısıyla köşesiyle ilgilenmeyip "şöyle bir bakmakla" yetindiğimiz okulumuza gitmek için kaldırılmamız.
bunların tümü,
aslında bize kendimizi anlatan coşkulu bir senfoniyken,
nedense hepimizde "yoğun bir uykunun,hatta baygınlığın" aracısı bir "ninni" etkisi yapıyor.

gözlerimiz, kalıcı bir pitozun etkisiyle çarpılmış kapaklarının ardında perdelenmiş.
kadim nosiseptörümüz "vicdan",
tonik bir şekilde sürekli hayatın bir "reklamlar dizesi" olmadığını,
reklam arası sandığımız dakikaların aslında hasılat rekoru kırması gereken filmin ta kendisi olduğunu bize pulslu bir şekilde "dürterek" hatırlatırken,

biz,
vehimlerimizle kendimizi zehirlemeyi,içimizdeki ayıraçla baş başa kalmaya tercih ediyoruz.
"bum."
"bum."
"şu saniyenin bir anlamı var."
"bum."
"önünden geçen adamın ne kadar çok ayrıntısı var."
"bum."
"adım atarken kaç kasının senkronize bir şekilde çalışması gerektiğini düşün."
"bum."
"kaos sandığın şeyin aslında "sana karmaşık gelen" bir düzeni var."
"bum."
"temellendirmelerin seni bekliyor."
"hayır,bu sana yakışmıyor.önceliklerin nerede senin?"
"bum."
"bu istediğin,yapman gereken mi?"
"bum."

"ana önem vermeden harcadığın bu an,senden kaç "an"ı götürüyor?"
davulun sesi hep uzaktan hoş geliyor.
hep kendi davulumuzu başkalarına duyurmaya çalışırken,
kalbimizin tam ortasında gümbürdeyen hakikate kulaklarımızı tıkıyoruz.
sahnenin figüranları saydığımız toplumun diğer fertlerini göz ardı edip duruyoruz.
ya kaçıyoruz onlardan,
ya da beklentilerimize cevap vermediğini sandığımızdan bizi uyutmalarını bekliyoruz.
"bum."
"sana hakaret eden adamın gözlerinin içine bak."
"bum."
"onun varlığı gereksiz değil,sadece olmaman gerekeni gösteren biri."
"bum."
"oku ibreti.kaldır başını göklere;ara,var mı eksikliği?"
"bum."
"eşsiz olan sadece sen değilsin.bir solucan bile senden daha eşsiz."
"bum."
"uyan artık."

koyalım kalbimize steteskopları,
ister apex cordise,ister sternum üstüne,
nereye istersen,
kendimizin gerçeği tokmağıyla "içimizde."
her birimiz diğerinden farklı,
ama hiçbirimiz, birimiz için bile gereksiz değil.
anın anlamı,öteki anların harmanında saklı,
ve hiçbir an,bir diğerinin mahkumu değil.

"bum."

Yazan: hattat
Fotoğraf: 3blindmice

09 Kasım 2006

Uçmak..ve "V" olmak...


RAKKAS 2
Originally uploaded by pashazade.

Kuşlar uzaklardan görününce..Kanatları böyle yakından belirince..
Kuş olmak isteriz biz de..Uçmak..Sıyrılıp kaçmak beden mahpusluğundan...
Rüzgar esince..Kuşlar kendini rüzgara bırakınca..
Bırakmak isteriz biz de..Gelip giden zamanın akışına kendimizi..

Kuşlar..rüzgara karşı da, rüzgarla da uçarlar..
Ama en güzeli..Rüzgardan bir yol yaparlar kendilerine, derelerin yatakları gibi..Birlikte yaparlar bu yolu..Bir "V" harfi şeklinde dizilirler..
Birliğin doğurduğu kuvveti sergilerler..
Toplu halde uçmak güç demektir..Birbirinden güç almak, ah ne güzeldir..

Toplumumuzda, V şeklinde kuş sürüleri artsa, gökyüzünde olduğu gibi..S şeklinde kıvırılıp birbirinden uzaklaşmasa kuşlar..
alfabemizde bile bulunmayan X harfi gibi çarpıklaşmasa..
O harfi gibi dönüp durmasa aynı yerde..

Biz de uçsak keşke..
Biz de, özgürlüğü, iliklerimize kadar hissetsek..
Güneşe kanatlarımızı verip, süzülsek böylece..

aşk-ı beka..
9 kasım 06



fotoğraf: pashazade/ist
flickr photo share

07 Kasım 2006

Doğru yol

YOL UZUN..YOL İNİŞ çıkışlı bazen, bazen dar geçitler çıkıyor insanın karşısına..

Yolun kenarlarında kapılar ve kapılar üzerinde örtüler var. 1

Bazen sesler geliyor kapılardan, bazen, örtüler merak sebebi oluyor, merak, kapıları açmaya sebep oluyor..

Merak ve arzu kapıları var kenarlarda..Doğru yol, iniş ve çıkışlı da olsa, “doğru”..Ama merakla örtüleri açılan kapıların çıktığı yol doğru yoldan uzaklaştırıyor..

Arzular ve şeytanın verdiği vesveseler ilerletici faktör oluyor..

Bu tali yollar, kimi zaman “alternatif” kimi zaman “kaçış” kimi zaman ise “inkar” ismini alıyor..

Yollar, ana yoldan sağa sola saparken, doğru yola her dem bir açık kapı bulunuyor, geri dönülmez değil hiçbir sapa yol..

Çeşitleri var doğru yoldan sapmaların..Hissedilen, hissettirilen, hissedilmeyen, hissettirilmeyen..

Şerri süslü paketlerle sunup, hayrı demode gösterenler, doğru yoldan uzaklaştırıyor insanları..Hissettirmeden çoğu zaman..

Bizleri hidayet üzere olmaktan uzaklaştırıp, dalalete yakınlaştırmak isteyenler var.

devamı>>

05 Kasım 2006

Sami Yusuf - Muhammad


Dedicated to the innocent children of Beslan
Every day I see the same headlines
Crimes committed in the name of the divine
People committing atrocities in his name
They murder and kidnap with no shame
But did he teach hatred, violence, or bloodshed?
No... Oh No
He taught us about human brotherhood
And against prejudice he firmly stood
He loved children, their hands he’d hold
And taught his followers to respect the old
So would he allow the murder of an innocent child? Oh No...
Muhammad ya rasulallah
Muhammad ya habiballah
Muhammad ya khalilallahMuhammad
Muhammad ya rasulallah
Muhammad ya shafi’allah
Muhammad ya bashirallahYa rasulallah
Muhammad the light of my eyes
About you they spread many lies
If only they came to realise
Bloodshed you despise

02 Kasım 2006

seyr-ü seyelân


seyr-ü seyelân
Originally uploaded by elif ayse.
sadece seyreylemenin bile hasenâta tebdil edildiği tek yer..

Fotoğraf ve yazı: Elif Ayşe..

Yorum yapamayacak kadar heyecanlanmış durumdayım..Rabbim arkadaşımızın umresini kabul eylesin, tekrarını nasip eylesin. En kısa zamanda bizlere de nasip eylesin inşallah!.....

İkindi Bulutları..


İkindi Bulutları..
Originally uploaded by aşk-ı beka.
İkindi vakitleri, güneşin toprağa yaklaşıp gökyüzünden uzaklaştığı vakitler..Gölgelerin uzadığı, gökyüzünün kızıllaştığı müstesna güzel pencereler.. İkindi kızıllığını akşam lacivertliğine veredursun, biz de kısalan günün kısa zaman diliminde günün yorgunluğunu atmaya çalışalım bulutların seyri ile..
Bulutlar gibi dağılsın gitsin sıkıntılarımız, yorgunluklarımız, telaşlarımız..
İkindimiz mubarek olsun..

Fotoğraf:aşk-ı beka
2 Kasım 06
ankara
Solan Yaprakların, Ahmet Can Beyefendinin zihninde uyandırdıkları..Paylaşım için teşekkürler..

evimin onunde tamda o yaprakalardan dolu. seyredalip kaliyorum. yemyesil gurbuz agaclarin benzi sarardi soldu su gunlerde. sanki direnmekteler yapraklar olume karsi. kopmak ayrilmak istemiyorlar dunyalari olan agaclardan. ama nafile. ne etseler nafile.ne etsek nafile. hergun her an elveda demekte birkaci. agclardan dusup nehrin kucagina, sevkediliyorlar bilinmezlere dogru. fe eyne tezhebuun.. nereye! beni boyle gurbette yapayalniz birakip nereye akmaktasiniz a dostlar diye sesleniyorum, duymuyorlar. belkide onlarda benden medet istemekteler, gurbetligine, yanlizligina teselli ve gamina efkarina ortak olabilmek askina aylardir sana ruzgarla sarkilar soyledik, bulbulleri cezbettik renklerimizle, elele tutup halaylar cektik danslar ettikte bu sebepten boyle takatimiz kesildi, fersiz kaldik, rengimiz sarardi. simdi gun vefa gunudur dostlugu gosterme vaktidir diye sitem etmekteler bana. ama duymuyorum ben. duyamiyorum. sadece matem ve huznle istirak edebiliyorum dostlarim olan yapraklarin yolculuguna."son yolculuklarinda yanliz birakmayayim bari" hissi bu belkide. hem urperiyorum o yapraklarin yerlerinden yurtlarindan ve anneleri olan agclardan koparilis sahnelerinden hem de alamiyorum kendimi o manzaralarin seyrinden. dusen kim? sararip solan kim? ayriliga giriftar olup bu fani dunyadan doyamadan giden kim? felegin pence-i kahrinda toprak olan kim? soyleyin ey yapraklar soyleyin. sizmisiniz yoksa ben mi? soyleyin. kim?

01 Kasım 2006

Leaf in a birdbath


Leaf in a birdbath
Originally uploaded by C Ray Dancer.
Düşer bedenlerimiz de yere..Düşer elbet..
Aheste bir salınışla ya da ani bir kopuşla olabilir bu..

Benzimiz sararır elbet bir gün..
Hem, bu çok kısa bir sürede olur..
Çevredeki ağaçları izliyorum uzun zamandır..
Eylül birden itibaren sonbaharı izleyen bir gözlemci olarak,
son bir haftada yaprakların çok daha hızla sarardığına şahit oldum..
Bir vakti geliyor, ve hepsi sararıyor, sararmak, solmak, dökülecek olmanın alameti..
Zaten sarardıktan kısa süre sonra, bir rüzgarla ya da bir kuşun kanadıyla düşüyorlar yere..

Fotoğrafı çeken ve paylaşan C Ray Dancer'a bu güzel gözlemciliğinden ve an'ı yakalamasından ötürü teşekkürler !...