29 Temmuz 2007

Zaman tünelinin içinden merhaba


Z e n i t u d e
Originally uploaded by imapix
Gerçekten bir zaman tünelinde gibi hissediyorum kendimi, bir bakıyorum yerdeyim bir bakıyorum gökte..Bir bakıyorum bu servisteyim, bir bakıyorum başkasında.. Kalbim yetişebilir dilerim bu hıza..
Aşk-ı Beka blogu, bir kelebekle, bir yaprakla, bir günbatımıyla, yaşanan bir acıyla, bir kayıpla, her hangi bir şeyle
kalbimizde uyananları, sevgiyi, paylaşımı paylaşmak için açıldı. Dilerim açılış amacına uygun satırlar karalanabilmiştir.
Bu yoğun senede, öğle aralarında da olsa girebildiğim internette paylaşımları devam ettirmeye çalışacağım.
Çok zaman bir şeyler ekleyemesem de, ziyaret ettiğiniz yorumlarınızı paylaştığınız için teşekkür ederim.
Hızla giden hayata sizin kattıklarınızı okuyabilmek de beni çok mutlu edecektir. Bazen bir cümle insanın bir gününü değiştirebiliyor :)

Zaman tüneli hayra akar inşallah,
Zübde-i alem olan zatınıza hoşça bakın efendim..

Muhabbet ve dua ile...

21 Temmuz 2007

Cool*


Cool*
Originally uploaded by imapix
ihtiyacımız olan serinliğin birazı :)

13 Temmuz 2007

Uyan ey gözlerim


ney-i bezm-i gam!
Originally uploaded by aşk-ı beka
http://www.uyaneygozlerim.com/

bu adres sadece "uyan ey gözlerim" parçası üzerine
Ümit AKDEMİR tarafından hazırlanmış. Mükemmel bir sayfa..
İnsanın kapatası gelmiyor efendim..
Paylaşmak benim için bir zevk..

12 Temmuz 2007


Ordinary Miracle....
Originally uploaded by j_jyarbrough
Şimdi...
Toplayıp gitmek gerek şuraya buraya saçılan anıların her birini..Zihnin her kıvrımında, kıvrıldıkça büyüyen düşünceleri, sözcükleri..
Şimdi...Tazelenmek vakti..Silkinip mazinin ağırlığından ve gelecek korkularından..
Şimdi...Sabırla yaslanmak vakti dağ gibi umutlara..
Yel gibi esmek vakti, sel gibi akmak..
Yağmur gibi yağmak..Şimşek gibi gürlemek...
Şimdi haykırmak vakti içimizde biriktirdiklerimizi..
Biriktirip biriktirip kimselere demediklerimizi..
Şimdi yüzleşmek vakti gerçek "kendimiz"le...
Şimdi adanmak vakti "gerçekliğe"..

Yalan sevdaları bırakma vakti artık..
Artık bir şekerle susmuyor dünki ağlayan çocuk..
Bu kadar oyalanma yetti artık..
Açılmak gerek artık uçsuz ummanlara...
Açmak gerek ruhu özlenen fasıllara...

Artık üzerini örttüğümüz gerçekleri görmek gerek..
Artık, kulaklarımızı açmak duymak istemediğimiz hakikatlere...
Ertelemeye bir son vermek gerek artık..

Yaşayacak kaç saniye daha kaldı ki
Kaç asır daha verilseydi bize, biterdi emellerimiz?..
Kaç bin yılda bitirebilirdik işlerimizi?..
Kaç zaman daha ertelerdik?..
Kaç zaman sonra ölüme gerçekten inanırdık?..

Şimdi silkelenmek vakti..
Şimdi, gerçeğe bir adım daha yaklaşmak için..
Şimdi, kaçırmamak için ebediyeti...

Şimdi, var olmak için..

07 Temmuz 2007

Tenkitler ülkesi..


Surreal shadows
Originally uploaded by Daniel Schwabe
"Tenkitçilerin yanında dura dura korkarım ki siz de münekkid olursunuz"
Zübeyir Gündüzalp

Tenkitler, şikayetler günlük hayatın ne kadar büyük bir yerini kaplıyor..Zübeyir Gündüzalp'in bu manidar sözü tenkitin fark edilmeden bulaşıcı bir hastalık gibi yayıldığını hatırlattı. . .
Tenkite çok rastlıyoruz, ancak tenkit etmeyenle nadiren karşılaşıyoruz.
Hayatı dolu dolu geçirme sevdasında olup, yaptığı işlerin söylediği sözlerden çok daha fazla olduğunu bildiğim insanlarda bu tenkitlere rastladığımı çok hatırlamıyorum.
Hayatlarının merkezinde öyle farklı şeyler var olmalı ki, bir şeyleri tenkit etmekten çok yapıcı olarak, elinin yettiğince bir şeylere sarılıyorlar..
Çünkü hayat kısa, çünkü yapılacak-yapılması gereken çok şey var.
Durduğu yerde durup, önüne gelen yemeği, yoluna dökülen çakılı, havanın kirliliğini, insanların anlayışsızlığını, kaynakların yetersizliğini, yapılan işlerin kalitesizliğini, insanların bilgisizliğini vs. vs.yi eleştirip duran bir insan olmaktansa,
Vakit varken, hayat güneşimiz henüz batmamışken, durup önce kendimize bakmalı, sonra varsa bir yolumuz, hayalimiz, onun izinden gitmek için bir şeyler yapmalı.

Ben de bu yazı vesilesiyle tenkitçiliği tenkit ediyorum belki. Ama bu ihtar önce kendime..
Yolda ayaklarıma batan taşlardan hayıflanacağıma,
bir kaç taş kaldırmak gibi kolay ve güzel bir işle meşgul olsam ne kadar güzel olacak..

Çokça tenkit eden insanlardan da, Hz. Zekeriya'nın susma orucu tutarak insanlardan uzaklaşması gibi kaçınmalı ki, bu hastalık bulaşmasın..

Tenkitler ülkesinde, az tenkitli, bol gayretli günler dilerim efendim..

04 Temmuz 2007

Dünyanın mutlu çocuklarına..



Originally uploaded by -gadgetgirl-
Yani sizlere, yani bizlere..
Mutsuz bir çocuk geliyor bazen,
Sıkıntılarını anlatıyor..Yüzü gülmüyor..
Mutsuz bir anne geliyor bazen,
Endişeleri var, korkuları var..
Hakikaten büyük, çok büyük sorunları var.

Bir de küçük küçük sorunların dağ gibi büyütüldüğü
Rahat yaşamlar var..
Bu rahat yaşam içinde, mutluluğu yanlarından kovanlar var..

Şimdilerde psikiyatri polikliniğinde,
Dinledikçe insanların dertlerini,
Dünyanın en mutlu çocukları olduğumuzu düşündüm.
Mutlu çoğunluk,
Mutsuz, kimsesiz, yalnız azınlığın farkında değil..

Yüzünde kara bir lekeyle boynu bükük yürüyenler gördüm..
Yüzü açık, alnı ak olanlar, neye sahip olduklarının farkında değil..
Bizler mutlu çocuklarıyız dünyanın..
Mutsuzlara uzatacak bir elimiz yok mu?..
Ya kendi tasalarımızı neşeyle değiştirecek bir kalbimiz yok mu?..

Ey dünyanın mutlu çocukları,
Gülün bugün ne olur,
Bugün içten bir "elhamdulillah" deyin..Boynu bükük bir şükür değil..
Boynu bükülmesin şükürlerimizin..
"Şu da olsaydı"lar eklenmesin..

Mutsuzlar için,
lütfen, bir tebessüm eder misiniz?...