30 Aralık 2006

Sami Yusuf -Eid

Let us rejoice indeed *For this is the day of Eid *La ilaha illallah Muhammad rasulallah *Alayhi salatullah.*Children are wearing new clothes *Bright colours fill the streets* Their faces full of laughter *Their pockets full of sweets *Let us rejoice indeed *For this is the day of Eid* Mosques are full of worshippers *in rows straight and neat *Their Lord they remember, His name they repeat*Their hands are raised to the sky *They supplicate and plead *On this blessed day *Forgive us they entreat *Let us rejoice indeed *For this is the day of Eid *

People are giving charity *And helping those in need *In giving they’re competing *Today there is no greed *Let us rejoice indeed *For this is the day of Eid

Enemies embracing each other *All hatred is buried *Everyone is celebrating *Greeting everyone they meet *Let us rejoice indeed *For this is the day of Eid

Bayram sevinci :)


jumma majid
Originally uploaded by Paren.
Hacıların arafatta duaya durduğu vakitlerdeyiz..Rabbim bizim dualarımızı da onların yanında kabul etsin.
Bizleri bir bayrama daha ulaştıran Rabbimize şükürler olsun..
Sevdiklerinizle mutlu, huzurlu, bereketli, istifadeli, hayırlı bir bayram geçirmenizi dilerim !...

Selam sevgi ve dua ile !.....

28 Aralık 2006

Butterfly (lycaena phlaeas)

Uzuvları sağlam bir kelebek, nasıl muazzam bir şekilde uçuyorsa..
Tüm uzuvlarımızın sağlamlığıyla, muazzam adımlar atıyoruz. Oturuyoruz, kalkıyoruz..Duyuyoruz, görüyoruz..Gözlerimizi kapatınca düşmüyoruz..Birbirimizi sesimizden dahi tanıyoruz..Renkleri ayırt ediyor, algıladığımız nesneleri adlandırabiliyoruz..
Kelebeğin görüntüsünü taşıyan fotonlar göz dibimize değdiğinde nice elektrikli titreşimler oluyor, nice beyin merkezi uyarılıyor, algılanıyor, eşleştiriliyor, tanınıyor, "bu kelebektir" deniyor, bir de bundan hoşnutluk duyuluyor..Saniyelerden çok daha kısa sürede neler neler oluyor ey Rabbimiz..
Küçücük hücrelere en büyük kabiliyetleri, küçücük kalplere en sonsuz sevgileri yerleştiren Sensin..
Verdiklerini hissetmeyi, verdiklerine şükretmeyi, verdiklerinle güzel işler yapmayı bizlere nasip eyle..Bizleri de "veren" ellerden, "veren" gönüllerden eyle..Kelebeğin bu sanatlı yaratılışından nasibimize hikmetler düşürdüğün gibi, bizim yaratılışımızdan da yarattığın başka kulların hikmetler devşirmesini ihsan eyle..
Ey her şeyin hakimi ve sahibi Yüce Rabbimiz, sevgimizi, şükrümüzü, duamızı, kulluğumuzu Baki eyle..
El Baki Hüvel Baki...

27 Aralık 2006

words of wisdom


words of wisdom
Originally uploaded by PetaM.
İnsanlar, mantıksız, müfrit ve ben-merkezci olabilirler..
Ne olursa olsun, onları sev..

Eğer sen bir şeyleri iyi yapıyorsan, insanlar seni bencillikle ve aykırılıkla itham edecektir..
Yine de, yaptığını iyi yap..

Eğer başarılıysan, yanlış dostlar ve doğru düşmanlar kazanacaksın..
Yine de başarmaya çalış..

Bugün yaptığın iyilik, yarın unutulmuş olacak..
Yine de yaptığını iyi yap..

Samimi, açık sözlü ve dürüst olmak seni incitebilir, yaralayabilir ya da savunmasız bırakabilir..
Yine de dürüst ve samimi ol..

Çok büyük idealleri olan en büyük bir insan, çok küçük bir fikriyatı olan en değersiz ve küçük bir insan tarafından altedilebilir..
Yine de, büyük düşün..

İnşa etmek için yıllarca uğraştığın bir şey, bir gecede yerle bir edilebilir.
Yine de inşa et..

İnsanlar gerçekten yardıma ihtiyaç duyar, ama onlara yardım ettiğinde sana zarar verebilirler..
Ne olursa olsun..insanlara yardım et..

Dünyaya, sahip olduğun en iyi şeyi ver, karşılık olarak bir tekmeyle karşılaşacağını bilsen bile..

Her ne olursa olsun,
dünyaya verebileceğinin en iyisini ver!...

-alıntı-kaynak-flickr-

18 Aralık 2006

Serçe Kuşu


Palm Warbler
Originally uploaded by J Gilbert.
Kuşlar, kırda da kentte de varlar. Özgürce uçuşurlar..
Kimisi böyle tombulca, kimisi biraz daha ince olsa da, kuşlar aç kalmazlar.
Kuşlar, tevekkeltü alallah diyerek bir güne başlarlar, ve Rableri onların yiyeceklerini buldurur. Bir sonraki günü dert etmezler, çünkü Rablerine güvenmişlerdir.
İşte insan da, bir serçe kuşu kadar teslim olsa, hiç Rabb-i Rahim rızık vermez mi ona?..İnsan, rızkın nereden geldiğini düşünür?..
Kendi emeğinden mi?..Elbet emeksiz yemek olmaz ama, Veren, isteyince vermeyebilir. Serçe kuşu, rızkın Allah'tan geldiğini düşünür.

Gönlü zengin bir insandan işitmiştim; az bir gelirle çok nüfuslu bir aileyi idare ediyordu, diyordu ki, "Bugün karnımız doydu elhamdulillah, yarına neden tasalanalım, Allah Kerim.."..Bunu işiten, varlıklı biri bu gönlü zengin kimse kadar "teslim"olmadığını ve tüm malına mülküne rağmen "yarın"dan kaygı duyduğunu fark etti..

İşte serçe kuşu, zıpladı, zıpladı, kondu bir dala..
Öterken bunları deyiverdi, uçtu, gitti...


fotoğraf: J Gilbert

17 Aralık 2006

5 yıl öncesi, ölüme hazırlık...

Dün, 17 yaşındaki kuzenimle konuşurken, onun sürekli ölümü düşündüğünü fark ettim.. Ölümün 17 yaşındayken beni daha derinden etkilediğini, telaşeler ve sorumluluklar arttıkça ölümü daha çok unuttuğumu fark ettim..Bundan 5 yıl önce yazdığım vasiyetnamem geldi aklıma..İşte burada; 5 yıl öncesinin satırları, safiyane haliyle..

VASİYETNAME
Bu, 17 yaşındaki bir gencin vasiyetnamesidir.
Hayır, çok şükür hasta değilim, gayet sıhhatliyim ve intihar etmeyi de düşünmüyorum. Ancak, her insan bu dünyaya geldiği andan itibaren ölümle yüz yüze değil midir?
“Her gün ölünüz” ifadesi neler hatırlatır bizlere?
Her gün, “gün” doğar ve geceyle birlikte “gün” ölür. Bir ölüm ve diriliş tablosudur bu.
Her uyku, bir ölüm provasıdır.
Her fren, boğaza kaçan her yemek parçası, her deprem ölümü hatırlatır.
Kimileri bu uyarılara aldırış etmez, kimi duymazdan gelir..
Kimileri erteler bazı şeyleri, kimileriyse secdelere kapanır.
Herkesin “hayat” ve “ölüm” algısı farklıdır..
Ben, hepimizi bir gün ziyaret edeceğini bildiğimiz ölüme hazırlıklı olmak istiyorum.
Evet, vasiyetname.. ”Bu, ben bir diğerini yazıncaya kadar geçerlidir.”
Şu an bu yazıyı okuyan kimse, evet işte tam şu sırada gözlerini bu satırlar üzerinde gezdiren..
Eğer ben ölmüşsem, artık mekanım dünya değilse, ve sen bu cümleleri okuyorsan, şimdi dilegetireceklerimi de okumanı isterim.
Ben vardım, pek çok insan şahitti varlığıma, pek çok kimse bilirdi belki yaşadığımı..Ama bir anda aralarından ayrılıverdim işte..Ben ayrıldım ama yolculuk devam ediyor..Yolcuyuz hepimiz de..
Yolculuğun farkına varırsak eğer, “Şahadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve şahadet ederim ki Hz.Muhammed a.s.m Onun kulu ve elçisidir.” Deriz ineceğimiz vakit…
On yedi yaşında ölmüşsem eğer kim bilir ne yorumlar yapılacaktır ardımdan
”Gençliğine doyamadan gitti”..”Annesi babası mürüvvetini göremedi”..”Şunu, şunu yapamadı..”..İşte benim dileğim, benim vasiyetim, ardımdan böyle denmemesi..
Eğer bir kimse için endişe duyarsak, bu endişe Hak yolundaki seyrimizle alakalı olmalı..
Ardımdan denilebilecek en güzel şey “İnnalillahi ve innaileyhi raciun” olurdu..
Ölümün 17 yaş dinlemediği bir defa daha ibret sahnesine alınırdı..Ardımdan yapmanızı isteyeceğim şey sadece hesabımın kolaylaşması için edeceğiniz duadır. Bunun dışında isyan yahut farklı nahoş eylemlere vesile olmaktan korkarım..Vasiyetim budur.
Bunları neden yazıyorum, neden bir vasiyetname hazırlıyorum ben?
Geldim, gidenlerdenim..Geride birkaç kelime kalsın eğer işe yarayacaksa..
Vasiyetimle, gerçeğe ulaştıran tek sevginin Allah sevgisi olduğunu yeniden hatırlatmak isterim..

Rabbimizi sevelim, o bizi seviyor, o bize bunca nimet bağışladı..
Kaybettiğimiz bir şeye üzülmeyelim, zaten o hiç bizim olmadı ki..
Verildi..ve alındı..
Mal mülk Bir rabbin!..

İfade ettiğim gibi,
Vasiyetim, bana dua etmenizdir…
Hakkınızı helal edin..
Varsa benim küçük de olsa bir hakkım,
zerresine kadar helal olsun..

04.09.2001

15 Aralık 2006

Yolculuğun nihayeti...Ölüm...


goodbye flower
Originally uploaded by Edwin DeNicholas.

Her zamanki gibi koşturmacaların peşinden gideceğimiz bir günün başlangıcında, sabah, bir telefon sesiyle uyanıyoruz.
Bir telefon sesiyle irkiliyoruz. Bir vefat haberi alıyoruz.
Apar topar tüm aile toplanıp cenazeye gidiyor.
Bir iki saat sonra sınavım var ve ben de hazırlanıp sınava gidiyorum..
Sınav anlamsızlaşıyor gözümde, günlük meşgalelerin ve gündelik sohbetlerin anlamsızlaştığı gibi.
Ölüm, yakına gelmeyince ne kadar uzak..
Erdem Beyazıt'ın dediği "Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm, Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm"..mısraları bana ne kadar uzak..
Sevdiğin bir insanın, mütebessim sureti, zihninde ve kalbinde bir hayal olarak dönerken, artık sadece hayal olarak mazide kaldığı gerçeğiyle başbaşa kalmak..
İki yanağından ılık ılık gözyaşları akıtmak..
Gözyaşlarıyla sınava girmek..Sınavda kekelemek..
Ölüme mi, ayrılışa mı, öksüz kalan çocuğa, annesiz kalan genç kızlara mı, neye ağlamak..
Yoksa halime mi ağlamak, ölümden böylesi bihaber yaşadığım için.
İşte böyle, yakından bir seslenişle ölüm fısıldadığında, böylesi yabancı kaldığım için mi..
Ölüme hazır olmak ne zormuş dostlar..
"İnna lillahi ve inna ileyhi raciun"..
Bu hakikati iliklerimde hissederek yaşayabilecek miyim ben de?...
Öleceğiz biz de hakikat..
Rabbim ömrün de ölümün de hayırlısını nasip etsin hepimize...


Perşembeyi Cumaya bağlayan böylesi mübarek bir gecede, Rahman'ın Rahmetine kavuşan kuzenim için fatihalarınızı bekliyorum..
Rabbim mekanını cennet eylesin..Ailesine, çocuklarına sabırlar ihsan eylesin...
Amin..

11 Aralık 2006

Uyuşturucu Bağımlısı bir genç...


Had Drugs
Originally uploaded by ^ Fakhreddin ^.
Bugün, bağımlılık tedavi merkezinde bir dersimiz vardı.
Bugün, içim paramparça oldu..
Bugün, gözlerim doldu..
Bugün, gençliğe dair feryatlar koptu yüreğimden..

17 yaşında bir genç, uyuşturucuya nasıl başladığını, nasıl devam ettiğini, ne hallere düştüğünü, her şeyi anlattı..Hem öyle bir anlattı ki, dışarıdan bakan biri, marketten çikolata almış da onu anlatıyor sanırdı..

Esrar ile ilk olarak 13 yaşında tanıştığını söylüyordu.
Zeki bir çocuktu, anadolu lisesinin son sınıfına kadar devam etmiş sonunda okulu bitmek üzereyken tert etmiş farklı bunalımlara girmişti.
Hayatımda hiç duymadığım terimler kullanıyordu..junkie, joint gibi..İnternetten, maalesef ki internet bir bataklığa düşmeye merakı olanlar için ardına kadar açık, pek çok şey öğrenmişti.
Hangi maddenin nasıl bir yoksunluk sendromu yapacağına kadar her şeyi öğrenmiş. Esrarın zararsız bir şey olduğunu düşünüyor..Kendini kontrol edebileceğini düşünüyor..Bağımlılık merkezine gelmesinin sebebi yıllardır kullandığı esrar değil zaten. Esrardan sonra basamak basamak üst seviyede uyuşturucu maddeler kullanmış..En sonunda en kötü etkileyenlerden birine müptela olunca artık tedavi olmaya karar vermiş..
Bir Albayın ve bir öğretmenin tek evladı.
Gencecik, örselenmiş bir yürek ve bir beyin..

Bizim tarafta üzüntü ve hayret hat safhada..
Hep televizyonda izlediğimiz bu madde bağımlılarının birini canlı olarak karşında görmeyince insan, gerçekliğini yeterince idrak edememiş demek ki.
Bunun ne denli yaygın olduğunu çocuğun söylediklerinden anlamak mümkün..

Ahlakın, İslami kuralların, bir saatli bombanın uzaklaştırılması gibi okullardan ve gençlerin yaşamından tecrit edilmesi, binlerce çocuğun bugününün ve yarınının harap edilmesine mal oluyor..

Kimse, bir ergenin seviyesine inip, onun gözüyle hayata bakmayı denemiyor..Lise öğretmenleri, öğretmen-öğrenci ilişkisinden ve model öğretmen olma vasfından fersah fersah uzak..
Daha geçtiğimiz hafta, dolmuş sırası beklerken, önümde iki gencin, bir öğretmenlerinin ne kadar da alkolik bir insan olduğunu anlattıklarına şahit olmuştum..

Ergenlik döneminde çocukların tamama yakını ailesiyle bir çatışmaya giriyor..Aile uzakta kalıyor, okul da uzakta zaten. Geriye arkadaş grupları kalıyor. Kimi arkadaş gruplarına alınmanın ön koşulu, esrarkeş olmakmış, bunu bugün o çocuktan öğreniyorum.
Popülerlikmiş bu..
Hatta bu çocuklar şamanizmle ilgileniyorlarmış..

Tipik kimlik arayışı, tipik yanlış yönlenim..
İnternet de buna meyili arttırıyormuş efendim..Hatta piyasada esrarın bağımlılık yapmadığını "bilimsel"(!) bir şekilde anlatan pek çok site varmış..

Peki ne yapalım?..
Ne yapabiliriz ki?..
Bari çevremizdeki çocuklarla konuşmayı, onların dertlerini dinlemeyi deneyelim..Onlara farklı alternatifler sunmaya çalışalım..
Meşhur deniz yıldızları hikayesinde olduğu gibi, birine bari anlatalım bir şeyler..
Açıkçası çaresiz hissettim kendimi..Ama çaresizlik insana mahsus..Dertlere esas çare Rabbimizden..Bize gayret düşüyor..
Başka da yapabileceğimiz bir şey yok..
Ama bir gün binlerce milyonlarca çocuğa hitap edebilmek, onlar için bir şeyler yapabilmek isterdim..
Düştükleri batağa el uzatıp onları ordan çıkarmak..

Çok fena yüreğim yanıyor..
Bu ateş nasıl söner?...

10 Aralık 2006

Masumiyet


Baby Face
Originally uploaded by British American.
Tertemiz indiriyor Rabbimiz insanları yeryüzüne..
Tertemiz kucaklıyor anneler bebeklerini..
Dünyanın en güzel masumiyetini, çocuksu gülüşlerinde, çocuksu bakışlarında görüyoruz..Bir bebeği gördüğümüzde, ümitle ve neşeyle doluyor, gülümsüyoruz..
Aslımızı hatırlıyoruz..
Dünyaya ayaklarımız bastığında böylece masum olduğumuzu..
Sonra öylece masum kalmadığımızı fark ediyoruz..
Hatalarımız, günahlarımız oluyor..
Ancak Rabbimiz bir fırsat tanıyor, tevbe imkanı veriyor..Pişman oluyoruz..O'na yöneliyoruz..
Masumiyetimize kavuşmak istercesine..Şu gözlerdeki arılığa dönmek istercesine bir yöneliş..bir yakarış..
Belki bebekleri ve çocukları bu nedenle çok seviyoruz..Olmak istediğimiz gibi oldukları için. Belki en saf ve temiz hali olduğu için insanlığın..
Rabbim, her zaman, içimizde bir parça masumiyetin, bir çocuksu tebessümün yer almasını nasip etsin..

Masumca gülüşler, masumca düşler temennisiyle..

:)
fotoğraf: British American

08 Aralık 2006

Fotoğraf

Şimdiye kadar en çok etkilendiğim fotoğraf sergilerinden biri bu oldu;
Daha fazla yorum yapmadan adresi ekliyorum:) Zevkle izleyin efendim..

http://www.nuribilgeceylan.com/turkeycinemascope1.php?sid=1

07 Aralık 2006

Kelebeğimin Kanatları..

Subhanallah derim her kelebek deseninde..
Subhandır Rabbimiz, kusursuzdur..İncecik ve minicik bir kelebeğin kanatlarını dahi böyle ince ve sanatlı yaratandır..
Kelebeklere meftunumdur..Ama kelebek fanidir..Aslolan, kelebeği o küçük kozadan çıkarıp böyle sanatla uçturan Rabbimizin rahmeti, lütfu, keremi ve büyüklüğüdür..
Yani aşk-ı kelebek değil, aşk-el-Baki vardır..
Zira uçar gider kelebek..tozlarını bir yerlerde, kanatlarını bir yerlerde bırakır, toprağa karışır..fani olur.
Ancak, şu resimde trykemom'un kaydettiği ve bu mükemmelliğin bizlere ulaşmasını sağladığı görüntü, el-Baki'ye işaret ettiği gibi, onun sanatını gösterir..

İlk söz de Subhanallah..
Son söz de..
Subhanallah !....

05 Aralık 2006

yansımalar-agıt

Sadece dinlemek için değil, uzaklara gitmek, sükun-u huzur-u kalbe ermek için..

03 Aralık 2006

Ya Musavvir


Ya Musavvir
Originally uploaded by bhary.
Ey her şeye en güzel suretleri giydiren Rabbimiz,
Bizleri de senin ahlakınla, sana kul olabilmenin güzelliği ile şekillendir !..
Her nesnede ayrı bir güzellik, ayrı bir sanat ve ahenk ..
Ayrı bir renk ..
Renklerin de güzelliklerin de hakkını verebilmek nasip olsun inşallah bizlere..


bu fotoğrafı çekip paylaşan bhary'ye teşekkürler ile.