11 Ekim 2006

ALIŞKANLIKLAR
Özlem Uluğ

Aliskanliklar diyari. Ah o diyar ki nefisleri kendine cok cabuk baglar. Soyle bir gorelim dersiniz once. Sonra ziyaretler artar zamanla hic hissettirmeden ve birden bir bakmissiniz, o diyarda yasar olmussunuz. Bir sabah uyanir ve yasadiginiz mekanin degismis oldugunu farkedersiniz, bazende farkedilmeden yillar gecer.
Bazen guzel aliskanliklar edinildigi bahanesinin arkasina siginiriz. Guzel kelam, ibadet, yiyecek... akliniza ne gelirse guzel olabilecek aliskanliga dair. Oysa benim namazim aliskanlik ise bu ne kadar dogrudur??? Aliskanliklar otomatige alinmis makinalar gibidir. Icine atarsin malzemeyi ve kurulmus makina gibi gorevini gerceklestirir. Hic hesap etmez, nedir, nedendir, nasildir... O hesaplar onceden yapilmis ve duzen kurulmustur. Gerisi bir otomatige alistir. Peki hic camasirlariniza sordunuz mu otomatik makina da mi yikanmak istiyorlar diye??? Ben bir kazak olsam, elde yikanmak isterdim, ya siz? Her yikamada daha farkli dusuncelerle tutulurdum elde, her yikamada, neremin kirlendigi dikkatlice onceden incelenirdi ki o bolge daha cok elden gecsin. Elde ozenle tutulur, biryerimin takilip takilmadigina dikkat edilirdi. Yani cidden emek verilirdi. Elde yikanan camasirlar daha bir ozenle asilirdi askiya cunku daha cok emek verilmistir.

Keske guzel kelimeler bile aliskanlik hale getirilmese, onlar bile aliskanliklar icinde degerlerini kaybedebilmekte. Herseyin guzeli elbette tercih edilir ama tercih edilenin adi, sifati, kiyafeti aliskanliksa ne kadar guzelligini yasatir.
Yasadiginiz guzel aliskanlik adindakiler acaba aliskanlik olmakdan memnun mudurlar? Namazimiz ornegin memnun mudur? Otomatige alinmis gibi okunan sureler memnun mudur? Beden kurulu makina gibi ibadet etmekten memnun mudur? Sizin icin kesilmis, atese atilmis, dakikalarca pismis ve sirf siz yiyesiniz dige tabaginiza kendini sunmus yiyecekler acaba sizin besmelesiz, sirf yemis olma aliskanliginiza heba olmaktan memnun mudur?

Bazen insanlarda birbirine aliskanlik haline gelebiliyorlar. Yillarca suren evlilikler, dostluklar.. . Sevdiginizin sevgisine, ilgisine, sesine, nefesine alisirsiniz. Ozellikle o kisi hayatinizda cok fazla yer edinmisse aliskanlik miktari artar. Aslinda guzel gibi gorunen ama en tehlikeli aliskanlik budur. Bu dunyanin duzeninde herzaman herseyin degiskenligi vardir. Gunes bir var bir yoktur. Bulutlar, yagmurlar ha keza. Mevsimler, doga devamli degisim icinde. Insanlar da dogduklari gibi kalmamakta. Beden her gun yeni hucrelerle var oluyor dunyada ve birgun geliyor bedende olamiyor. Tum bu degisime ayak uyduramayan bir tek aliskanliklar. Bir tek aliskanliklar direnmede.

Aliskanliklara takilan insanlar ne halde??? Degisimle kaybettigimiz derin, buyuk bosluklarla yasiyoruz hayati yada yasadigimizi saniyoruz tam o halde. Peki kaybetmeseydik ve tam o yerde aliskanliklarimizi tasisaydik, ne kadar yasamis olurduk? Sevmek aliskanliksa, bu o sevgiye yapilmis en buyuk hakaret degil midir? Deger vermek her an her saniye yeniden dusunerek, yeniden degerlendirerek, yeniden gozden gecirerek, yeniden hissederek yasatmak degil midir? Bedenimiz yasamayi biliyor, ona sorun isterseniz, heran yeni hucreleriyle, her zerrenizi yasatmaya calismakta. Peki irademizin elinde kavrulanlar ne halde???

Aliskanliklar, alismak kelimesiyle baslarlar.. Alismak nedir peki, once tanimak sonra kabullenmek, benimsemek.. . Bu noktaya kadar ipler cok sIki tutulur... Ne zaman ki aliskanlik kiyafetini giyerler iste o zaman ipler yavas yavas birakilir... Baglar gevser, ilgi zayiflar ve anlik yasamin yerini genis zamanli otomatik yaptirimlar alir. Oysa en sevilen, en sevgili dahi muhabbetini her an ayri, karsilasmasini her gun, her vakitte ayri ve yeniden tazeler...

Kotu aliskanliklar ve bagimliliklardan soz etmeye gerek var mi??? Ama nedense cogumuzun hayatinda varlar, neden varlar??? Neden hic gercekten sordunuz mu??? Neden varlar???


Ozlem Ulug (05.10.2006)

Çok değerli Özlem Uluğ'un bu güzel yazısına bir iki cümle de benden:

Öyle hissediyorum ki, alışkanlıkların bir başka ifade şekli olan "ülfet" insanoğlunun dünya üzerindeki en ciddi imtihanlarından biri..Var olan şevki, heyecanı, niyetleri bile ülfet haline getirebiliyoruz malesef..
Özlem Uluğ'un bahsettiği gibi, otomatiğe alınmış hareketler haline gelebiliyor yaptıklarımız. Buna tıpta "dekortike" ya da "ekstra piramidal" diyorlar..Yani düşünce merkezimizin devre dışı olduğu hareketler..ama insan, insan olabilmesi için "düşünme" faktörünü kullanmak zorundadır zira onu diğer varlıklardan ayıran bu "düşünme" ve "irade etme" kabiliyetleri gibi özel hasselerdir.
Demek ki aslında aklımızın bambaşka yerlerde olduğu durumlar, yaptığımız işin tamamen "ekstra piramidal" gelişmesi bizi biz olmaktan çıkarmaya başlıyor. Öyle bir hayatta da insan mutluluk aramamalı ve beklememeli değil mi :) Çünkü robotlar mutlu olmazlar..Ama elhamdulillah insan olarak yaratılmışız, ve hayatımızdaki her türlü yenilik, küçük incelikler bizi mutlu ediyor..Elhamdulillah, küçük bir çiçeğin dahi nice sanatla bezeli olduğunu görebilecek gözlerimiz var.

Alışkanlıklar etrafımızı sarsa bile, çıkacak bir delik var mutlaka :) Mesela, çok değerli Özlem Uluğ'un bu yazısı da alışılmadık bir şeydi ve çok güzeldi..İşte böyle adımlar ve hatırlatışlar alışkanlıklardan bizi uzaklaştırabilecek en güzel sebeplerdir..


fotoğraf:

1 yorum:

Devirdaim dedi ki...

kazak ornegini okuyunca gene bir muzirlik geldi aklima, paylasayim musadenizle,
kayserililer, pastirmanin makinayla dilimlenmisine itibar etmezler, elle her biri kendine has kalinlikta olan ve bileyli bicagin deydigi pastirmayi tercih ederlermis,
makineyle dilimlenmisine donup bakmadiklarina sahit oldumki, benimde tecrubelerim, elle dilimlenenin daha leziz oldugu,
ramazan ayinda
kayseriden 10,000 km uzakta boyle bir bag kurmam cok dogal olsa gerek degil mi :)