08 Eylül 2006

Eylül Gülüşü - Nevzat Tekin


İçimin manzarasına bakıyordum bir kaç gündür; elimi kaşlarımın üstüne siper yaparak, bazen derinliğine bazen sığlığına şaşarak bakıyordum hem de!

Eylül ayının geldiğini takvimlere bakarak anlayanlardan değilim, içimin yaprakları titrediği zaman farkına varıyorum 'hüznün mevsimi' gelmiş! Öyle ya, Eylül ayının yoldaşıdır hüzün!

İşyerinin girişinde bir florasanın tavanla keşiştiği yere kurduğu yuvada dört yavrusunu yetiştirdi bu yaz bir kırlangıç. Dört yavru bir haftadır kanatlarının olduğuna şaşarak ve ne yapacağını bilmeyen bir rüzgar gibi sağa sola çarparak uçuş talimlerine başladılar. Gidecekler artık, 'göç mevsimi' gelmiş.

Neyzendir Eylül ayı! İnsan olmanın sadeliğini takarak nefesinin sağrısına yalnızlığı üfler insanın ruhuna Eylül ayı!

Zaman da yorulur ve zamanın yorulduğunu anladığı aydır Eylül ayı! Bütün bir yılın koşuşturmasına biraz ara verir zaman, kendini dinler, dinginleşir! Akşamüstlerinin serinliği ile başlar değişime, yapraklar ile toprağı kavuşturur, balkondaki hanımeli kokusunu son kez savurur sokağımıza Eylül!

İçine bakmayı sevenler için aynadır Eylül ayı! İnsanın biriktirdiklerini, biriktirebildikleri ni tüm çıplaklığı ile ne var ne yok önüne serer... İllâ ki yaşayamadıkları nın görüntüsünü verir aynaya ve sen, kaç yaşında olursan ol, ergen bir çocuk gibi ellerini koyacak yer bulamazsın...

"Ah! Sadece sevmek yeterli olsaydı!" diye tühlenmenin belli bir anlamı vardır elbet ve bu anlamın taşınamayacak ağırlığa eriştiği aydır Eylül!

Kırık dökük oyuncaklara benzer Eylül!

Eylül gülüşlü oyuncaklar.. .

Nevzat TEKİN_

Hiç yorum yok: