24 Nisan 2007

Bebeğe yazılmıştır


Their Hands
Originally uploaded by
StuBramley.
Murat Türker
İKİ AYDIR MİSAFİRİMİZSİN. Sezai Karakoç’tan mülhem ifadesiyle ‘dünya sürgünün’ başlayalı iki ay oldu. Ne diyordu büyük şair? “Uzatma dünya sürgünümü benim!”. Mü’mini ötede bekleyen saadeti düşünerek, bu dünyayı sürgün yeri telakki eden bu mısraları her okuyuşumda gönül telim titremiştir. Hem yaşattığı bir mutluluğa mukabil, bin bir eleme gark eden dünyayı, bundan daha iyi tavsif etmek mümkün müdür?

Hanemizi teşrif ettiğinden beri, bize yeni ne çok şey öğrettin oğlum. Veya belki iyi bildiğimiz halde unuttuklarımızı hatırlattın. Sen bizle olalı beri, hayatımız ne kadar da hızlı değişiverdi? Senden sonra hayata daha bir umutla sarılıyorum biliyor musun? Sabah evden çıkarken daha bir huzurlu oluyor, yeni doğan güne daha bir içten merhaba diyorum. Artık trafikte daha az sinirleniyorum. Şehrin kalabalığı beni eskisi kadar bunaltmıyor. Yürüdüğüm yollarda, koridorlarını dolaştığım işyerinde bile izlerin var. Sen annenle benim dünyamız oldun. Gerçi geceleri daha az uyuyoruz –özellikle annen; laf aramızda ben bazen salona kaçıyor ve orada uyuyorum-; gerçi yemeklerimizi şimdilerde daha hızlı yemek zorunda kalıyoruz; canımız her istediğinde dışarı çıkıp annenle yürüyüş yapamıyoruz ama olsun. Sen aramızdasın ya, bizim için önemli olan bu. Yalnız bir şeyden şikâyetçiyiz: Sen, henüz seni ne kadar çok sevdiğimizi fark edemeyecek kadar küçüksün. Belki de ben bu satırları, sana olan sevgimizi şimdi anlatamadığımız için, sonraları idrak etmeni sağlamak üzere yazıyorum.
Devamı>>

Hiç yorum yok: