17 Şubat 2009

Kapanmayan Yaralar

Hatırladığımda istemsiz bir şekilde sıçrıyorum..
Bugün pansumanını yaptığım yarayı...Oysa öğrenciliğimde ne yaralar görmüş, ne dikişler atmış ne ameliyatlara girmiştim..
Ama şimdi bu yara benim kanımı donduracak denli ürkütüyor..
Rabbim kimseye kapanmayan yaralar vermesin..
Pansumanı kaldırmakla birlikte kopup giden nekroze parçalarla birlikte hastanın inleyişi...kıvranışı...
Bunları yazma sebebim, hala aklımdan çıkmıyor olması
Hala hatırlayınca sıçrıyor olmam..Ve yarınki pansumanın nasıl olacağı kaygısı içimde..

Tekrar tek anlamlı söz olarak
Rabbim kimseye kapanmayan yara vermesin diyorum..
Ve henüz yarası olmayan tüm insanlığa da bu ibretler ile
Şükretmeyi, teşekkür etmeyi yaşatsın inşallah...

3 yorum:

saklıdefter dedi ki...

İçim ürperdi...
Bilmiyoruz hayatın değerlerini, şükretmeyi...
Ama nice inleyenlerle karşılacaksınız, bir umut ellerinizde...
Sevgilerimle...

güzel için... dedi ki...

'Bir yaraya bakmak, pansuman yapmak mi yoksa ona sahip olmak mi daha zor?' diye dusundum yazinizi okuyunca. Rabbim gonul yaralarimiza da sifa versin...

Alparslan KOÇ dedi ki...

Evet kapanmayan yaralar sadece maddi değil aslında hayat o kadar ağır yaralar açıyorki menevi ufkumuzda. Bir yoğun bakım doktoru olarak o kadar çok yara görüyorum ki. Ama hiç biri zamanın ruhumuzda açtığı yaralar kadar baki değil..
Not: Ben Ankara tıpta okurken sen o zamanlar lise öğrencisiydin herhalde. Bir kaç yorum bırakmıştım sitene. Daha sonra da yazılarını okudum. Tebrik ederim. Yeni hayatında başarılar dilerim.
Dr.Alparslan KOÇ
Anesteziyoloji ve Reanimasyon
www.doktornarkoz.com