19 Ağustos 2006

Dolunaylı günlerden kalan


Dolunaylı günlerden kalan
Originally uploaded by aşk-ı beka.

Kayan Yıldızlar






ŞEHRİN GÜRÜLTÜLERİNDEN VE ışıklarından uzaktayım.. Gökyüzüyle baş başa..
Ağustosun bu sıcaklarında, gündüzleri evden çıkılmıyor. Topraktan insanın yüzüne sıcak vuruyor.. Ancak akşam vakitlerinde serinliyor hava.. Gece saat on bir olduğunda, bahçeden içeri girmek istemiyorum. Sırtımı hala soğumamış olan bahçe duvarına yaslıyor, gökyüzünü seyrediyorum. Dolunayı izliyorum.
Rabbim şu kavuran sıcakların ardından nasıl da serinletiyor her yeri.. Nasıl ferah oluyor geceleri gökyüzü.. Ne büyük bir nimet..

Böyle günlerden birinde, tarlaların arkasındaki tepelerde güneş batıyorken yine, yola çıkıyoruz..
Sağ yanını kıpkızıl bir gökyüzü süslüyor tarlanın ve ardından solda dolunay beliriyor.
Başka hiçbir şey yok hareketsiz gökyüzünde..
Tarlalar ve irili ufaklı tepeler ardında gülümseyen ay ile muhabbetimiz başlıyor böylece..
Ay, bir secde ayeti sanki.. İnsanın oracıkta secdeye kapanası geliyor..
Yüreğim ayın parlaklığına meftun.. Manzaramı perdeleyen tepeler araya girdiğinde yine nur damlasını görmek için heyecanlanıyorum.
Henüz hava tam kararmamış.. Henüz maviliğini kaybetmemiş gökyüzü, sarılığını kaybetmemiş tarlalar..
Kusurlardan münezzeh Rabbim, göğün en güzel yerine, ne kadar kusursuzca asmışsa bu ışık yansıtan topu, öyle de kusursuz yaratmış alemi..

*

Geçtiğimiz günlerde, dolunaylı bu gökyüzüne, yıldızlar yağdı gökbilimcilerin söylediğine göre.. Dünyamız bir kuyruklu yıldızın yörüngesine girdi.. Kuyruklu yıldızların beraberinde dönen meteorlar, atmosfere girip, gökyüzünü adeta bir şölene çevireceklerdi. Yıldızlar art arda kayacaktı.. Yani uzay boşluğunda dönen irili ufaklı taşlar, yanıp, ışık olacaktı..

Gökbilimcilerin dediği gibi, yıldızlar kaymaya başladı tek tek.
Hiçbiri incitmedi bir tek insanı bile.. Korundu dünyamız. Yörüngesi değiştirilmedi, ve yeri göğü alt üst edebilecek bir çarpışmadan kurtarıldık yine..

Gökyüzünde böylesi bir yağmur sürerken, bir yandan havai fişekler patlıyordu bulunduğum yerde. Patlayan fişekler, tozu dumana katıyordu.. Köpekler ve kediler sesten ürküp değişik sesler çıkarıyorlardı, birkaç bebek ağlaması da duyuluyordu..

Yıldızlar kayarken gökyüzünde, kayıp giden başka şeyler de oluyordu alemde..

Havai fişeklerin bomba gibi patlamasıyla, dünyanın başka başka yerlerinde patlayan bombalar geliyordu hatıra..
Minik yavruların gözlerinde kayan yıldızlar, ardı sıra..
Bu topraklarda, iki genç evlendiğinden fişekler patlıyordu gökyüzünde, korkutmuyordu ışıklar..
Ama savaşın olduğu yerlerde, bir yıldız düşünce yere.. Pek çoğu yetim kalıyordu yavruların..
Savaş, kaydırıyordu yıldızları..

Uzay boşluğundan atmosfere çarpan yıldızlar yok olup, ışık olup gidiyordu..
Ama insanların attığı taşları durduramıyordu barınaklar..

Bir tek dua edebiliyordu çaresiz gönüller, gözleri gökyüzünde:


“Ey evrendeki tehlikelere karşı dünyamızı sarıp kuşatan Rabbim..
Sen koru mazlumları.. Islah eyle zalimleri..
Koru bizi Rabbim.. Kaydırma, tut ruhlarımızı, ve kalplerimizi…”

19.08.2006


© 2006 karakalem.net, Rabia Nazik Kaya

1 yorum:

cenkunal dedi ki...

Çok güzel.
Ruhuma hitap eden bir resim.