12 Kasım 2006

Davul


Tough
Originally uploaded by 3blindmice.

aynı bedende geçirdiğimiz bir ömürden kaynaklanan "uyuşuklukla" seyrederiz ölümsüz hayatımızın sahne arkasını.
yaşadığımız her saniye,
kendimizle geçirdiğimiz fırtına dolu her an,
sabahın erken saatlerinde kapımızın önünden geçen çöp kamyonunun gürültüsüyle uyanmamız,
beklenmedik olarak tanımladığımız olaylarda nasıl tepki vereceğimizi hesaplamamız,
her sabah;aslında görülmesi gereken pek çok hikmeti bulunan fakat kıyısıyla köşesiyle ilgilenmeyip "şöyle bir bakmakla" yetindiğimiz okulumuza gitmek için kaldırılmamız.
bunların tümü,
aslında bize kendimizi anlatan coşkulu bir senfoniyken,
nedense hepimizde "yoğun bir uykunun,hatta baygınlığın" aracısı bir "ninni" etkisi yapıyor.

gözlerimiz, kalıcı bir pitozun etkisiyle çarpılmış kapaklarının ardında perdelenmiş.
kadim nosiseptörümüz "vicdan",
tonik bir şekilde sürekli hayatın bir "reklamlar dizesi" olmadığını,
reklam arası sandığımız dakikaların aslında hasılat rekoru kırması gereken filmin ta kendisi olduğunu bize pulslu bir şekilde "dürterek" hatırlatırken,

biz,
vehimlerimizle kendimizi zehirlemeyi,içimizdeki ayıraçla baş başa kalmaya tercih ediyoruz.
"bum."
"bum."
"şu saniyenin bir anlamı var."
"bum."
"önünden geçen adamın ne kadar çok ayrıntısı var."
"bum."
"adım atarken kaç kasının senkronize bir şekilde çalışması gerektiğini düşün."
"bum."
"kaos sandığın şeyin aslında "sana karmaşık gelen" bir düzeni var."
"bum."
"temellendirmelerin seni bekliyor."
"hayır,bu sana yakışmıyor.önceliklerin nerede senin?"
"bum."
"bu istediğin,yapman gereken mi?"
"bum."

"ana önem vermeden harcadığın bu an,senden kaç "an"ı götürüyor?"
davulun sesi hep uzaktan hoş geliyor.
hep kendi davulumuzu başkalarına duyurmaya çalışırken,
kalbimizin tam ortasında gümbürdeyen hakikate kulaklarımızı tıkıyoruz.
sahnenin figüranları saydığımız toplumun diğer fertlerini göz ardı edip duruyoruz.
ya kaçıyoruz onlardan,
ya da beklentilerimize cevap vermediğini sandığımızdan bizi uyutmalarını bekliyoruz.
"bum."
"sana hakaret eden adamın gözlerinin içine bak."
"bum."
"onun varlığı gereksiz değil,sadece olmaman gerekeni gösteren biri."
"bum."
"oku ibreti.kaldır başını göklere;ara,var mı eksikliği?"
"bum."
"eşsiz olan sadece sen değilsin.bir solucan bile senden daha eşsiz."
"bum."
"uyan artık."

koyalım kalbimize steteskopları,
ister apex cordise,ister sternum üstüne,
nereye istersen,
kendimizin gerçeği tokmağıyla "içimizde."
her birimiz diğerinden farklı,
ama hiçbirimiz, birimiz için bile gereksiz değil.
anın anlamı,öteki anların harmanında saklı,
ve hiçbir an,bir diğerinin mahkumu değil.

"bum."

Yazan: hattat
Fotoğraf: 3blindmice

5 yorum:

Suleyman Ve Ben dedi ki...

Merhaba Ask-i Beka,

Senin yazi cevirmek cok zor benim icin, cunku benim Turkcem cok zayif :)

Ben davul biliyordum (but I don't think this is what the post is about..)

Ama orijinal bir Turkce kelime ogrendim:

ninni = lullaby

Cok guzel blog arkadasim,

Gorusuruz,

Suleyman.

Aşk-ı Beka dedi ki...

Merhaba Suleyman,

Bu yazıyı çevirememen çok normal. Bu yazıyı yazan arkadaşımız edebi (literary) ve tıbbi (medical) kelimeler kullanmış.

"Uzaktan davulun sesi hoş gelir" bir deyim. Anlamı: Her şey uzaktan kolay gibi görünür. yakında olduğunda davul sesi insanı rahatsız eder. Bir insan bir işi yaparken zorlanabilir, ama onu uzaktan seyredenlere kolay görünebilir.
Bunun gibi bir anlamı var.

Ziyaretin ve yorumun için teşekkür ederim, yine beklerim :)

Mutlu günler ..

Adsız dedi ki...

Bana birşeyler oldu.
Durup durup gülüyorum.
Ya komik birşey mi diyeceksiniz, hayır ne alakası var.
Bir yamukluk (ki yamukluğun ingilizcesi neydi bilmem) varsa bende...

ninni = lullaby

:)))

"Uzaktan davulun sesi hoş gelir"

:O)
Yazıya yorum yazacaktim, ama gülmekten yazamıyorum.
Artık bu yorumla idare edin lütfen.

Hoşçakalın

Bum:)

Adsız dedi ki...

kalbin sesine yakindan kulak vermek gerek galiba. cok yakindan hemde. ki o, her atisinda bir varliga bir yokluga vuran zamanin rakkasi olup omur saatini isletmekte ve insani bir olumun soguk yuzuyle yuzlestirip bir hayatin sicacik kucagina atan sarkac olup havf ve reca arasinda salindirarak ruhlara istikamet pompalamakta...

Aşk-ı Beka dedi ki...

fth, çok güzel yorumlamışsınız..
kaleminize sağlık..
havf ve reca, ölüm ve hayat arasında kan ve de can pompalayan kalbimizi yakından dinlemek gerek gerçekten..
ama kalabalıkta ve gürültüde, duymuyoruz bile çoğu zaman onu..
bunun için, sükunet gerek..
huzur-u kalb gerek..
belki "gece" gerek..hissetmek ve sorgulamak için..